Hepimizin başından ayrılıklar geçmiştir kuşkusuz. Kimimiz
uzun süre etkisinden kurtulamamış, kimimiz ise ardından geçen bir saat içinde
toparlamışızdır belki de kendimizi. Ama ben, kendi adıma ilk kategoriye
giriyorum sanırım ve ayrılık sonrası yaşanan depresyonlarla ilgili farkına
vardığım en büyük gerçek, sevdiğimiz biriyle uzak kalacak olmamız kadar, bir
alışkanlığı bırakmış olmak ve onun yarattığı boşluk aslında bizi bu kadar
dağıtan.
Yani düşünün ki, her sabah uyandığınızda ilk işiniz kahve
içmek olsun ve kahvenin bittiğini fark etmeyin. Uyandınız ve kahve yok! Bu bile
küçük de olsa etkileyecektir bizi ki düşünün, bir uyandınız ve size dediler ki
“arık kahve içmeyeceksin.” Bu bile etkiler bizi, bu kadar küçük ve bu kadar
önemsiz bir alışkanlığın bile hayatımızdan çıkması, etkilerken düşünün ki
sevdiğiniz insan gidiyor, nasıl olur da etkilenmezsiniz? Mümkün değil. Ama
üstesinden kolay gelmek için yapabileceğiniz birkaç şey önerebilirim size.
Öncelikle ilişkiyi kafanızda bitirin. Kafanızda
bitirmediğiniz müddetçe en olur olmadık anlarda bile karşınıza mutlaka onu
hatırlatacak bir şey çıkacak ve başladığınız yere geri döneceksiniz. İkincisi,
çevrenizde ona dair somut ne varsa kurtulun. Bir resim, bir çakmak, bir kalem…
Ne olursa. Hatta telefon rehberinizden bile silin ki, bir arkadaşınızı
arayacakken ismini görüp hatırlamayın. Tüm bunları yaparken amacınız onu tümden
yok etmek değil elbette. Sonuçta bir zamanlar değer verdiğiniz bir insanı o
kadar da değersizleştirmeye gerek yok. Amacınız bu kriz anını atlatana kadar,
size onu hatırlatacak şeylerden kurtulmak ve aklınızı başka bir yöne çekmek,
daha fazlası değil.
Ve en önemlisi de kesinlikle ama kesinlikle kendinizi “onun
gibisini asla bulamayacağım” şeklinde şartlamayın. Elbet bulursunuz. O şu an
bir yerlerde. Sadece henüz karşılaşmadınız, sakin olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder